Ankara’nın özellikle İsveç’in üçlü anlaşmanın unsurlarını yerine getirmemesi NATO yetkilileri tarafından da görülüyor; Stockholm ve NATO Genel Sekreteri, Brüksel toplantısının her iki adayın da uygun adımları attığını kaydetmesi açısından değerli olacağını savunuyor.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını içeren üçlü mutabakat zaptı kapsamında bugün üçüncü kez Ankara, Stockholm ve Helsinki yönetimleri öne çıkacak.
Türkiye’yi Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar ile Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Danışmanı ve Sözcüsü İbrahim Kalın temsil edecek. Toplantı, İsveçli ve Finli müzakerecilerin yanı sıra NATO yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirilecek.
Türkiye, Ocak ayında Danimarkalı aşırı sağcı bir siyasetçinin Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği binası önünde Kuran’ı yakması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto etmesi üzerine üçlü müzakereleri süresiz olarak askıya almıştı.
Müzakerelerin yeniden başlayacağı duyurusu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in 20 Şubat’ta Ankara’ya yaptığı ziyarette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yapıldı.
Ankara’daki diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Brüksel’deki görüşmede ilk iki görüşmede olduğu gibi İsveç ve Finlandiya’nın imzalanan muhtıradaki taahhütlerini yerine getirip getirmediği konusu görüşülecek.
Mutabakat Zaptı, İsveç ve Finlandiya’nın terörle mücadelede Türkiye ile işbirliğini artırmasını, başta PKK olmak üzere Türkiye merkezli terörle bağlantılı örgütlerin her türlü faaliyetinin önlenmesini ve Türkiye’nin “terör suçlusu” olarak nitelendirdiği kişilerin iadesini gerektiriyor.
Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunun da kaldırılması öngörülüyor.
Finlandiya’nın bu konularda adım attığını ancak İsveç’in henüz ittifaka girme noktasına gelmediğini kaydeden Türkiye, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri sonrası döneme işaret ediyor.
İsveç ve Finlandiya da üyelik amaçları olarak Temmuz ayında Litvanya’da gerçekleşecek NATO başkanlar zirvesini öngördükleri mesajını kamuoyuna iletmekle birlikte, sürecin bir bütün olarak tamamlanması yönündeki beklentilerinden de vazgeçmediklerini vurgulamaktadırlar. mümkün olur olmaz.
